Eski İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Bülent Gürsoy Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
İmar affı konusu, Murat Kurum’a bir şey kaybettirmez. Çünkü bizim insanımız kendi cebine girecek olanı ölçer, biçer ve ona göre davranır. Yani İstanbul seçmeni Kurum’u imar affından dolayı cezalandırmaz.
‘KURUM BIR APARAT’
İliç’teki facia İstanbul’da birçok insanı ürkütmüştür. Burada Murat Kurum’un sorumluluğunu bizler çok net görüyoruz, anlıyoruz ama İstanbul halkı görüyor mu, onu ölçmek lazım. Muhalif kesimin bir bölümü, CHP’nin önemli bir bölümü bunu görebilir. Ama İstanbul seçmeninin toplamına baktığınızda maden kazasından halen haberi olmayan bile dünya kadar insan vardır. Bu daha çok bizim kendi aramızda konuşup kullanacağımız bir olay. Murat Kurum’un sorumluluğunu iyi biçimde anlatabilirsek işe yarar. Altın madenleri ve benzeri bütün olaylar, iktidarın en tepesinden kaynaklı bir planın parçası. Murat Kurum bunun bir aparatı. Seçime daha iki ay var. Bir hafta sonra herkes İliç’i de, her şeyi de unutur.
‘İSLAM DEVLETİNİN YOLU AÇILIR’
Erdoğan rahatlar. Önceki dönemde İstanbul’un kent rantından pay alan gruplar rahatlar. Erdoğan kamuoyuna “Ben İstanbul’u tekrar aldım, yükselme eğilimindeyim. 2028’de de cumhurbaşkanıyım. Herkes ayağını denk alsın” mesajını verir. İslam devleti kurma ve hilafet emellerine, hedeflerine doğru adım atar.
2028’den itibaren açar. Yani İstanbul’u alması 2028’in önünü açar. 2028’den sonra da hilafetin yolu açılır.
Ekrem İmamoğlu İstanbul’u tekrar alabilmek için CHP genel merkezindeki yapılanmada etkili oldu. Kemal Bey’i yerinden etti. Kendi planı var. Bütün belediye başkanlarını belirledi. Artık İstanbul tamamen Ekrem İmamoğlu’nun oyunu. İstanbul’u almakla kalmayacaklarını da ifade ediyor. 2028’i işaret ediyor. İşte tam da anlattığım bu süreçlerde birkaç kere avantaj değişti. İstanbul; bir ona geçti, bir buna geçti. Eğer Başak Demirtaş DEM’in adayı olsaydı, bugün İmamoğlu için “kaybeder” diyebilirdik. Meral Danış Beştaş da kötü bir aday değil ama Demirtaş’ın alacağı oyu alması beklenmiyor.
Bence edemez. Diğer taraftan Yeniden Refah Partisi aday çıkarmayacaktı. Son dakikaya kadar “iki parti anlaşır” beklentisi vardı. Hala 20 Şubat’a kadar ihtimal var. Yeniden Refah Partisi aday çıkarınca bu sefer Cumhur İttifakı’ndan et koparıyor. Yeniden Refah Partisi’nin oradan pay koparması bir denge oluşturuyor.
‘ENERJİSİZ BİR GÖRÜNTÜ’
Öte yandan Murat Kurum’un arkasında büyük bir güç var ama kendi kişisel tavrında, enerjisi olmayan bir görüntü oluşturuyor. İmamoğlu buna karşı çok enerjik bir yapıda. Belediyecilikte bu önemli. Ancak İmamoğlu bir yandan da yukarı oynadığı için İstanbul halkında bir şüphe doğuruyor: “Seçileceksin ama yarın gidecek misin? Seçileceksin ama yarın CHP Genel Başkanı mı olacaksın? En kötü ihtimalle 2028’de istifa edeceksin, gideceksin” şüphesi oluşuyor. Sonuçta “Sen bu işi yarım bırakacaksın”. Böyle geliyor insanlara. Yani bugün için seçim ortada.
2018 genel seçiminde CHP’nin yüzde 28 civarı oyu vardı. 2023’te yüzde 28.5 civarı oldu. İYİ Parti’nin yüzde 8’di. 2023’te değişmedi. HDP 12.5’ti. Yeşil Sol ve TİP’i toplayınca yine 12.5 oldu, değişmedi. O dönemde AKP-MHP toplamı 50.68, 2023’te ise 42.48. Yani AKP-MHP toplamında 8 puan düşme var. 2019 yerel seçiminde Ekrem İmamoğlu önce 13 bin oy farkla aldı. Sonra seçim yenilenince 800 bin civarı bir farkla öne geçti. Bu, mağduriyetten kaynaklı bir durumdu. O dönem tanınmıyordu. Ancak sonraki dönemde tanındı ve liderlik iddialarıyla birlikte bir Ekrem İmamoğlu figürü ortaya çıktı. Bu tabloya baktığımız zaman Cumhur İttifakı’nın oyu yaklaşık 42 ile 46 arası ve blok halde duruyor. Yani AKP ve MHP oyları, bir iki ufak partiyle beraber 42 ile 46 arası.
“Ekrem İmamoğlu koruyor mu?” diye baktığımızda, İmamoğlu en son seçimde yüzde 28 olan CHP seçmenine oturuyor. İYİ Parti’nin yüzde 8 oyu vardı. Çıkardığı aday yüzde 3 alsa, buradan 5 puan kalıyor, 33 yapıyor. HDP ve TİP 12 puan. Yarı yarıya alsa 6 kalıyor, 39 oluyor. Şimdi Cumhur İttifakı en az 42 görülüyor. Hadi sağdan soldan topladı, CHP 40 oldu. Yani elimdeki matematiksel tabloda İmamoğlu’nun enerjisi, belediyeciliği, halkın ona hayranlığı gibi böyle çok ekstra bir şey olmadığı sürece yüzde 42’lerde görünüyor. Diğeri en az 42 görünüyor. Şimdi kim 42’nin üstüne ne kadar çıkabilecek, onu göreceğiz. Burada başka bir sorun daha var. Bu hesapta CHP’nin oyunu koruyoruz. CHP seçmeni verir ama bir bölümü eski heyecanında değil ve CHP örgütü ikiye bölünmüş durumda.
Seçmenin yanı sıra CHP’nin örgütünde de müthiş bir kırgınlık, bezginlik hatta karşıtlık var.
Ben seçim psikolojisi içerisinde, sandığa gittiğinde oy vermeme davranışına döneceğini sanmıyorum. Belki 1-2 puan eksilebilir. Ama bundan ötesi önemli. Şimdi o heyecanı biz yansıtmıyorsak CHP, İmamoğlu’nun arkasında örgütüyle beraber o heyecanla durmuyorsa o zaman başka yerlerden başka şeyler de eksilebilir.
Çift başlılık yok. Ben daha ileri gidiyorum, tek başlılık var. MYK’da da PM’de de Ekrem Bey karar alıcı güce sahip. Ekrem Bey istediği her kararı bu yönetimden çıkarır. Şimdi bu çift başlılık değil. Bu tek başlılık. Özgür Bey çok iyi biri, ona haksızlık etmek istemiyorum ancak genel başkan oluş sürecinde, Ekrem Bey’e dayandı. Ekrem Bey de o gücü en üst düzeyde kullanıyor.
‘KILIÇDAROĞLU RÖVANŞ İSTİYOR’
Kılıçdaroğlu, ofisini açtığı an siyaseti bırakmadığını fiilen herkese gösterdi. Bence Kemal Bey büyük bir haksızlığa ve lince uğradığını düşünüyor. Bunun rövanşını almak istiyor.
Seçimden sonra ortaya çıkan tabloya bakar, oturur bir karşılaştırma yapar. Sonra “Benden çok geriye düştünüz. Partiyi sıkıntıya soktunuz. Hadi bakayım. Ben bu işi toparlayayım” diyebilir. Yani kötü bir tabloda Kemal Bey tekrar genel başkan olmak isteyecektir. Ama ikinci bir alternatif daha var. Bugün parti içinde muhalefete düşen yapı içerisinde “Ben de varım” diyen birileri çıkabilir. Kemal Bey’e “Siz çıkmayın” denebilir. Kemal Bey, birini destekleyip, “Ben arkasındayım. Bu arkadaşımızla partiyi geleceğe taşıyalım” diyebilir. Ama ilk alternatif, kendisi için isteyeceğidir.
Kemal Bey belediye başkanlarında ve belediye meclislerinde 2019’daki oy oranı korundu mu diye bakacak. O oylar alınmadıysa “Partinin oyunu düşürdünüz” diyecek. İkincisi, mevcut belediyelerden kayıp olursa “Değişim her şeyi güzelleştirecek teorisi tutmadı. Ne oy ne belediye artırdınız” diyecek. Ama mevcudu koruyup üstüne; Balıkesir’i, Denizli’yi, Manisa’yı veya yalnız birini eklerlerse bu başarıdır. Kimse bir şey diyemez.
CHP örgütünün genel beklentisi bir başarı olacağı yönünde değil.
Ben otuz yıldır örgütle iç içeyim. CHP gençlik kollarından beri.
İYİ Parti ile ben ara verdim ama bana İYİ Parti’de herkes CHP’nin ajanı mısın? diyordu. Benim oradaki meselem ideolojik değildi. Kendi adıma, CHP’nin yüzde 25’te tıkandığı süreçte merkezde bir yapı kurulup CHP’yle iş birliği yaparak, bu iktidarı değiştirme stratejisiydi. Kendimce düşündüğüm strateji de oluştu. 2018’de, 2019’da biz bu başarıyı sağladık.
Değildim tabii ki ama bir davanın ajanıydım. Kendi adıma güttüğüm bir davanın ajanıydım. O davaya hizmet ettim.
Bu dava, Türkiye’nin geleceği açısından, olması gereken yere gelmesi için verilen çaba. CHP yüzde 25’te tıkanmış. İktidarı alma şansı yok. Tek ihtimal bunların içerisinden merkezi toparlayacak bir yapıyı bulup, o yapıyla CHP’yi eşleştirip beraber büyük bir güçle bunları değiştirmek. Buydu mesele.
‘İŞBİRLİĞİNİ BİZ SAĞLADIK’
Yerel seçimler sürecinde ben, Koray (Aydın )Bey’le birlikte Oğuz Kağan Salıcı ve diğer bir CHP’li arkadaşın oturduğu masadaydım. O işbirliği sürecini biz sağladık. Rolüm var orada. Yani kendi kendime durumdan vazife çıkarıp yaptığım, gerçekleştirdiğim bir rolüm var. Kimse görev vermedi bana.
‘DAVA O AN YIKILDI’
Ben perde arkasında konuşan biri değilim. Hep böyle açık, sosyal medyada, kendi blog sayfamda analizler, yazılar yaza yaza geldim. İYİ Parti’ye giderken, “Kemal Bey adam seçemiyor” demiştim. “Umut Var” adında bir yapı kurdum. Sonra Meral Hanım’ın o süreçteki enerjisine biz de destek verdik, çalıştık. Meral Hanım’ın masadan kalkacağını aylar önce gördüm ve anlattım. Bir dakikada da istifamı yazdım. Çünkü o an, sözünü ettiğim davanın yıkılış anıydı.
Oldu. Ofisi açtıktan birkaç hafta sonra ziyaret ettim.
Cengiz Topal Yıldırım şunu biliyor. Söz konusu olayda adı geçen Etimesgut önceki ilçe başkanı ve ekibi Mansur Beyle birlikte. Oraya atıfta bulunuyor. Şimdi onlar bunu onun için mi yapıyor? Aslında değil. Onlar da kendi içinde Sevin Çağlayan’ı istiyorlar. Sevin Çağlayan paralı güçlü bir aday.
Etimesgut olsun istiyorlardı. Ona hazırlandılar. Meclis üyesi olarak meclise girmek için. Yani Etimesgut’ta onun gücüyle yüzde 10’u yakalasın, meclise girsinler. Yoksa Sevin Çağlayan’ın kazanması için falan değil. Toplamda yine Mansur Bey’e büyükşehirde oy verecekler. Ama ilçede CHP’ye kaybettirip meclise girmek istiyorlardı.
İYİ Parti’nin içerisinde birtakım üst düzey yönetimde olan insanlar Mansur Bey’i destekliyor. Bunu İYİ Parti teşkilatıyla yapıyorlar. Meral Hanım da bunu engelleyemiyor.
Zaten engelleyemezdi. Bunu engellemek üzere yaptığı hareket yanlış. Engelleyemediği için de bu olayları yaşıyor Meral Hanım. Cengiz Bey de tabloyu işin içine girince gördü. Şimdi herhalde “ben ne yapıyorum” diyordur, kendini sorguluyordur diye düşünüyorum. Çünkü partisi arkasında değil.
İYİ Parti’de 2021’nin ortalarına kadar bir parti bilinci oluşmuştu. O tarihten itibaren şüpheler başladı. Meral Hanım’ın dönüşüm süreci yavaş yavaş görüldü. Bunu herkes değil ama dar da olsa bir kesim anladı. Masadan kalktığı andan itibaren de İYİ Parti’de ne parti kaldı ne de parti bilinci.
Meral hanım 2021’in Nisan Mayıs tarihlerinde Andy-Ar Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin sahibi Faruk Acar ile çalışmaya başladı. Acar, normalde AKP’li, TBMM eski Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın adamıdır. Faruk Acar, 15 Eylül 2022’de Adem Metan adlı youtuber ile yaptığı programda “Erdoğan ailesinin hanesinin içinden biri olarak, kendisinden izin alarak, Nisan – Mayıs 2021’de Meral hanımla çalışmaya başladım” dedi. 2021 Eylül ayında Meral Akşener ‘başbakan olacağım’ açıklaması yaptı ve o günden itibaren paradigma değişti.
O gün, “Bana göre Meral hanımın açıklamasının en anlamlı sonucu şu: Cumhurbaşkanlığı seçiminde İYİ Parti’nin seçmenini serbest bıraktı” demiştim. Bunu yaparken de kendi üzerinden Millet İttifakı’na kurulan HDP ve Kürt sorunu baskısından kurtuldu.
İYİ Parti’nin son seçimde yüzde 13 olan seçmeninin en az yüzde 10’u Mansur Bey’in yanında.
İYİ Parti, HDP konusunu tabanını konsolide etmek için, CHP’ye karşı kin yaratmak için kullanıyor ama olmaz. CHP, ne İstanbul’da ne de Ankara’da İYİ Parti’nin içini karıştırdı. 3 Mart sürecinden sonra Millet İttifakı’nda oldukları için milletvekili çıkarıp hayatta kaldılar. Yerel seçimlerde bu ittifakı bozup, kendi övdüğü, parlattığı Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve diğer bütün büyükşehirlerdeki insanların aleyhlerinde konuşuyorlar, bu insanlara savaş açılıyor. İnandırıcı değil. Yerel seçimlerin gerçeğine uygun değil.
İYİ Parti, CHP’den ve AKP’den aday olamayan eski başkanları aday yaparak biraz enerji yakaladı. Ama şu son olaylarla gerçekte böyle olmadığı yine su yüzüne çıktı. İYİ Parti’nin bir il kazanma ihtimalini görmüyorum. Belki “20 ilçeyi 30 yaptım” der. Siyasetçi bunu “başarı” diye sunabilir. Ama oy oranı diye baktığınızda da en son seçimde aldıkları oyu belediye meclislerinde bulamayacaklar. Daha önceki seçimde “İttifak olduğu için benim oyum oraya gitti” deniyordu. Bu sefer diyemeyeceği için o da açığa çıkacak. İYİ Parti için müthiş bir başarısızlık görülüyor. Meral Hanım’ın bırakıp gitme ihtimali var. Bunu açık söylemese de birkaç kez ima etti ama gitmeyebilir.
İktidar, “Biz, sizden beklediğimiz bütün davranışları gördük. Artık Cumhur İttifakı’nın bir parçası olabilirsiniz. 3 Mart’ta masadan kalktınız, ortalığı dağıttınız. 31 Mart’ta emek verdiniz. Partin dursun, gel sana bir Cumhurbaşkanı yardımcılığı ya da bakanlık verelim” diyebilir. Bu bir ihtimal.
‘KAVUNCU TÜKETİLMİŞ OLUR’
Buğra Kavuncu partiye ilk geldiği günden itibaren çok hızla parlatıldı. Meral Hanım’dan sonra artık Buğra Kavuncu’nun teşkilatla birlikte partiyi alacağı görülüyordu. Orada Koray Aydın’la çatışırdı. Koray Aydın ne kadar genel başkan olmak isterdi, emin değilim. Ama onun elinden de teşkilatı kopardığı için Koray Aydın yarışı kazanamayabilirdi. Ancak Buğra Kavuncu İstanbul’da kaybettiğinde başkanlık iddiası kalmaz. Kavuncu da bu arada tüketilmiş olur. Tüm bu tabloya bakınca Meral Hanım bırakmayabilir.
BÜLENT GÜRSOY KİMDİR?
1966’da Ordu’da doğdu. ODTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirdi. CHP ve SHP gençlik kollarında faaliyetlerde bulundu. 2000 – 2002 arasında TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu’nda görev yaptı. İYİ Parti’de yüksek istişare kurulu ve genel idare kurulu üyeliklerinde bulundu. Gürsoy, Anadolu Erenleri Kültür ve Sanat Vakfı genel başkanı ve Sosyal Demokrasi Derneği genel başkan yardımcısı olarak bağımsız toplum kuruluşlarındaki görevlerini sürdürüyor.
GÜNDEM
03 Aralık 2024SPOR
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024SPOR
03 Aralık 2024SPOR
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024