Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, gündeme dair Habertürk TV Özel Röportaj yayınında, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularına yanıt verdi.
MAHMUT ABBAS’IN TÜRKİYE’Yİ ZİYARETİ
Özel röportajdan öne çıkanlar şöyle:
“Hem Türkiye tarihi için hem de TBMM tarihi için Mahmut Abbas’ın gelip burada konuşma yaptığı gün fevkalede önemli bir gündür. Tabi bu kolay olmadı. Epey bir hazırlık dönemi vardı. Biz Netanyahu’nun konuşacağı haberini aldım, bendeniz 12 gün evvel Sayın Abbas’a resmi davet yazısını yazdım. Düşüncemiz aynı gün konuşturmaktı. Ama onun sağlık sebepleri nedeniyle o gün buraya gelmesi mümkün olmadı.”
REKLAM
“Planladığımız şuydu, Sayın Abbas, Devlet Başkanı olduğu için buraya gelecek, aynı gün Heniyye de Sayın Cumhurbaşkanımız da gelecekti, locadan toplantıyı izleyecekti. Bunları Sayın Cumhurbaşkanımızla istişare ettik. Hatta Sayın Heniyye’yi bu salonda Gazze olanları anlatması için davet edecektik. Fakat planlamalarımızdan 5-6 saat sonra Heniyye’nin şehadet haberi geldi.”
“ORTAK REAKSİYONU DÜNYAYA GÖSTERDİK”
“Sayın Abbas tarihi bir konuşma yaptı. TBMM topyekun Türkiye siyasetinin Filistin davasının arkasında durduğunu göstermiş olduk. Aslında bu toplantıdan önce de 7 Ekim Olayları’ndan bu yana TBMM 4 kez ortak duyarlılığını ortaya koydu. Bunlardan iki tanesinde partilerin grup başkan vekillerinin imzasıyla ortak bir dille bildiriler konuldu.”
“Bunlardan biri 9 Ekimde biri de Şifa Hastanesinin bombalandığı akşam Meclis oturumdayken, oturumu kesti ve bütün gruplar ortak imza ile o katliamı kınadılar. İki sefer de başkanlık tezkeresi olarak Meclise gönderdiğimiz metin okundu ve o metin yine oy birliği ile kabul edilmiş oldu.”
“Ayrıca Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanının yargılaması sürecinde Meclisten 3 arkadaşımızı görevlendirdik, onlar da her safhasında bu mahkeme süreçlerine dahil oldular. Bu başvuruların yapılmasında Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki arkadaşlarla birlikte bizim milletvekili arkadaşlarımızın çok büyük katkıları oldu.”
ABBAS’IN KONUŞMASINDA MİLLETVEKİLLERİNİN AYAĞA KALKMASI
“Sadece AK Parti sıralarından değil başka sıralardan da, başka partilerden arkadaşların kalktığı da oldu. Hele hele bazı noktalarda herkesin ayağa kalktığı oldu. Mahmut Abbas’ın özellikle son bölümdeki mükemmel vurguları karşısında bütün milletvekillerinin ayağa kalktığını gördük. Hakikaten ortak reaksiyonun gösterildiği anlardan birisiydi”
HAMAS MECLİS’E DAVET EDİLDİ Mİ?
“İsmail Heniyye suikastı olmasaydı, Heniyye davet edilecek ve burada olacaktı. Buradaki ince ayar şudur. Sayın Abbas kabul edilmiş resmi devlet başkanı olduğu için Meclis’in kürsüsünden konuşacak, eğer takdir öyle olsaydı Sayın rahmetli Heniyye’de locadan Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte milletvekillerimizin oturumunu izleyecekti.”
FİLİSTİN’DEKİ SİYASİ ÇEKİŞMELER
“Bizim muhattabımız Filistin halkının tamamıdır. Biz tam manasıyla özgür bir Filistin devleti kurulana kadar tüm Filistinli kardeşlerimizle bu mücadelenin yanında olacağız. dolayısıyla Filistin’e yapılacak en büyük kötülük Filistinli gruplar arasındaki ayrışma yapmaktır ya da bir şekilde taraf tutmaktır. Düşünün en üst perdeden Cumhurbaşkanımız ‘Hamas bizim için bir terör örgütü değildir, özgürlük mücadelesi veren mücahit topluluğudur. Siyasi anlamda da en büyük desteği veren ülkelerden birisi Türkiye. Ama mesele ne Hamas ne de El Fetihtir. Tüm bunların üstünde bütün Filistin halkının bir araya gelmesini sağlayacak ve Filistinin özgürlük mücadelesini sonuna kadar başarıya götürmek için dayanışmayı sağlayacak bir ruhun ortaya konulmasıdır. Türkiye başından beri bunu sağlıyor. Filistin’in direnişinde her bir topluluğa destek sağlıyor.”
FİLİSTİN’İ ZİYARET ETMEYİ DÜŞÜNÜYOR MU?
“Meselenin başından beri hep bu teklifler geldi, grup olarak gidelim parlamento heyeti olarak gidelim diye. Sonuçta en anlamlı şekilde Filistin halkının yanında nasıl durduğumuzu gösterirsek o çabanın içerisinde oluruz. Bunların hepsi planlama meselesi, imkan meselesi. Hepimiz yarın sabah Gazze topraklarına gitmek isteriz, hepimiz Filistine en yakın desteği vermek isteriz ama sonuçta nasıl sonuç alacağız bunu hesaplayarak, anlayarak gitmek lazım.”
“Maalesef bütün dünyanın çok kötü sınav verdiğini söylemek lazım. Amerika ve bazı ülkelerin İsrail yanlısı tavırları çok açık. Diyor ki biz İsrail bu sonucu alana kadar yanında duracağız. Bazı ülkeler ama diyerek geçiştiriyor. Esas bizim eleştiri yapmamız gereken şey başka bölge ülkeleri olmak üzere İslam ülkeleridir. Ne yazık ki İslam ülkelerinin büyük bir kısmında sessizlik hakim.”
“İsrailin en büyük gücü inanın ki ne teknolojisi ne uluslararası medyadaki hakimiyeti ne uluslararası mekanizmalardaki siyonist lobilerin gücü ne dünyadaki kuvvetli silah teknolojisine sahip olmasıdır. İsrailin en büyük gücü İslam dünyasının bölünmüşlüğü ve parçalanmışlığıdır.”
SESSİZLİĞİN SEBEBİ HAMAS OLABİLİR Mİ?
“Bu bir yanılgıdır. Bu siyonistlerin göz korkutmasıdır. Gençliğimde ne Hamas vardı ne bir şey vardı. Sadece El Fetih vardı. Bütün İsrail propagandası El Fetihi kötülemek üzerine kurulmuştu. Mesele ne El Fetih ne Hamastır. Seküler Filistinli ile dindar Filistinli arasında ayrım yapmaz İsrail. Siyonistler için bir kendileri vardır bir de insan olmayan ve kendilerine hizmet etmekle mükellef olanlar vardır. Dolayısıyla Hamas üzerinden Filistini okuyanlar yanlış okuyor. Bu bölgede bir Filistinli varlığını istemiyorlar. Esas toprak sahipleri bunlar. Bunları yok ederlerse bu topraklarda rahat yaşayacaklarını zannediyorlar. Bu da İsrail’in kendi iç çelişkisidir.”
CAN ATALAY OTURUMUNDAKİ KAVGA
“Tarihi bir günden sonra 16 Ağustosta yaşadığımız şeyi hiç yaşamamayı dilerdim. Bir milletvekili kalkıp tamamiyle provoke ederek kötü bir üslupla, çok yıkıcı ve kırıcı bir dille parlamentoyu tahrik etti. O görüntülerin hiçbiri kabul edilemez. Bu Türkiyeye, TBMM’ye yakışmadı. Hele hele bir gün evvel ki ortak duruşa hiç yakışmadı. Siyaset evet bir mücadele alanı. Fikirlerinizle mücadele edersiniz ama ‘Üslubu beyan ayniyle insan.’ Bir insan ne konuşuyorsa odur. “
“Eski siyaseti hatırlayın birbirlerine ne kadar ağır sözler söylemişler ama ironi içerisinde hatta zaman zaman mizahın unsurlarını da kullanarak. Bu da siyasetti. Rakibini değersizleştirirsen senin değerin kaç para eder. Öncelikle buradan bütün başkan vekillerini toplayarak, bir daha milletvekillerinin böyle bir görüntü içerisinde olmaması için ortak bir hareket zeminini oluşturacağız. Meclisin vakar içerisinde yönetilmesinin temin edilmesi lazım. “
“Akif Bey neye üzülüyorum biliyor musunuz bir yıl içerisinde rakamları aldık önümüze, Meclisten onlarca yasa çıkmış, onlarca saat tartışılmış, iktidar partileri, muhalefet partileri bazı şeylerden feragat etmiş, Mecliste büyük bir çalışma ortamı ortaya çıkmış, bu kadar emek, bu kadar nitelikli tartışmanın olduğu bir Mecliste bunların hiçbiri konuşulmuyor, bir yıllık emek o günkü kötü görüntüler ve söylemlerle çöp tenekesine atılıyor. TBMM bunu hak etmiyor.”
“Siyasi magazinlere girmek istemem, benim üslubum değil. Meclisi yönetme sırası Bekir Bozdağdaydı. Meclis kapanırken son oturumu yöneten Celal Adandı, ondan sonra Bekir Bozdağ geldi, zaten sıra Gülizar Hanımda olsa Gülizar Hanım yönetecekti bu bir. İkincisi toplantı olağanüstü toplantı olduğu için, teamül gereği meclis başkanı istediğini görevlendirebilir. Son oturum Celal Adan ile bittiği için ondan sonraki sıra Bekir Beydedir. Yanlış bir bilgi günlerce konuşuldu.
KURTULMUŞ’UN OTURUMU YÖNETMEMESİ
“TBMM Başkanı teamül gereği Meclisi senenin belli günlerinde yönetir, Meclisi ilk açıldığı gün yönetir, bütçenin başladığı ilk gün yönetir, bütçenin son günü yönetir. Bunun dışında istediği oturumları yönetir. Meclis başkan vekillikleri bunun için ihdas edilmiştir. Meclis Başkanının senenin her günü oturumu yönetmesi mümkün değildir. Bir sıra vardır o sıra içerisinde hangi başkan vekiline sıra geliyorsa o Meclisi yönetir.”
CHP’DEN ATALAY İÇİN 2. OTURUM ÇAĞRISI
“Herhangi bir şekilde benim önüme gelen olağanüstü toplantı talebi yoktur. Enis Berberoğlu ve Gergerlioğlu davaları, geçtiğimiz dönemlerde olan davalar. Birisinde 14. Ceza Mahkemesi ötekinde Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesi, onların verdiği hapis cezası Yargıtay tarafından onanmış, sonra Mecliste okunmuş, milletvekillikleri düşürülmüş, ondan sonra Anayasa Mahkemesine gitmişler, mahkeme demiş ki bu bir hak ihlalidir , yerel mahkemeye göndermiş, yerel mahkeme demiş ki tamam bu hak ihlalidir. Mahkeme kararı Mecliste okunmuş ve tekrar milletvekilliklerine kavuşmuşlar. Burada meselenin ilk kısmında mahkeme kararını vermiş, bakın şu haksızlığı kimsenin yapmaması lazım, tekrar Anayasa Mahkemesine gidilir ve Anayasa Mahkemesinde ikinci bir şekilde hak ihlali kararı gelirse diye mahkemenin kararı bize Yargıtay tarafından gelmiş olmasına rağmen biz bir müddet Anayasa Mahkemesinin vereceği ikinci kararı bekledik ki iki işlem yapılmamış olsun diye. Ama yerel mahkeme kendi kararında diretti ve biz anayasanın ilgili hükmü gereğince bize gelen kesinleşmiş yargı kararını okumak durumundaydık ve onu okuduk böylece milletvekilliği sonlanmış oldu.”
“AYM’DEN TBMM’YE GELMİŞ BİR YAZI YOK”
“Anayasa Mahkemesinden zaten TBMM’ye gelmiş bir yazı yok. Anayasa Mahkemesi verdiği kararda… Şimdi iki tane Anayasa Mahkemesi kararı ile ilgili evrak var. Biri verdiği karar, birkaç ay evvel verdiği karar, orada diyor ki zaten zımni olarak Anayasanın 84. maddesinin 2. fıkrasından dolayı milletvekilliği düşürülenler için ben Anayasa Mahkemesi olarak karar veremem. Yani Anayasa Mahkemesinin yetkisi altında değildir. Burada hukuk bir takım prosedürler içerisinde yürüyor. Bizim prosedürlerimizde Anayasa Mahkemesinin bize yazdığı bir metin yok. Dolayısıyla biz Anayasa Mahkemesinin hangi kararını okutacağız.”
“Burada maalesef iki yargı kurumu arasında içtihat farklılığı diyelim. Sonuçta TBMM açısından sonlanmış bir süreç var. TBMM isterse yüksek yargı kurumlarının fonksiyonlarını bile değiştirebilir. Anayasa değişikliği yapar, yasamanın böyle bir gücü var. Ama yasamanın bir mahkeme kararını değiştirme gücü yok. Aynı konu üzerinde olağanüstü toplantı talep edilemez. Geçen sene 3 tane olağanüstü toplantı talep edildi. Bunlardan ikisini hemen karşıladık diğeri ise zaten Meclisin açılmasına kısa bir süre vardı o talebi karşılamadık. Bu olağanüstü toplantı meselesini çok sıradanlaştırmamak lazım.”
İÇ TÜZÜK İLE İLGİLİ NELER DÜŞÜNÜYOR?
“Türkiye’de Meclisi daha iyi çalıştıran, yasama kalitesini artıran, demokratik katılım süreçlerini hızlandıran ama Meclisi makul bir çalışma temposu içinde çalıştıran bir iç tüzüğe ihtiyaç var.
Bir senedir çok yoğun çalıştığım bir mesele bu. Bir iç tüzük ihtiyacı var. Komisyonların iyi çalışmasının temin edilmesi gerek. “
TUNCAY ÖZKAN’IN PAYLAŞIMI
“Ben şahıslar hakkında konuşmam. Bu çok fazla, herhangi bir ülke için çok fazla. Demokratik olarak seçilmiş bir cumhurbaşkanı, sen hiç sevmiyor olabilirsin, nefret ediyor olabilirsin hiç önemi yok. Halkın seçtiği yüzde 52 oy verdiği bir cumhurbaşkanına bu dille bu üslupla hakaret edemezsin. Cumhurbaşkanına saygı göstermek asgariden her vatandaşın görevidiri. Hele hele bir milletvekili olarak asla kabul edilemez. Gerçekten akla ziyan bir şey. Yılların siyasetçisinin bunu yapması kabul edilemez. Milli iradeye hakarettir.”
SÜLEYMAN SOYLU’NUN DOKUNULMAZLIĞININ KALDIRILMASI TALEBİ
“Sayın Süleyman Soylu, sosyal medyada kendisi ile ilgili yayınlanan şeylerle ilgili uzun bir dilekçe hazırlamış ve bu sebeplerden dolayı ben dokunulmazlığımın kaldırılmasını istiyorum diye müracaat etti. Aynen geçen senelerde İYİ Patili Ümit Dikbayır’ın dilekçesi de aynı minvaldeydi. Aynı işlemi yaptık. Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için sadece dilekçe vermesi gerekmiyor. Hakkında ya bir fezleke olması lazım o da yetmiyor komisyonda fezlekenin işleme konulması lazım, karar alınması ve genel kurula gelmesi lazım. Bunların hiçbiri yokken hakkında yapılan bir işlem yokken böyle bir dilekçenin işleme alınması mümkün değildir.”
Haber Kaynak : HABERTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024